14 Kasım 2013

DİSTOPYA


yapılması gereken
Distopya Ütopyanın antitezi olarak ileri sürülmüş bir kavramdır. Karanlık gelecek tasvirleri hep distopya kavramı altında hayat bulur. Toplum bununla beslenen kitapları, filmleri sever. Bu tip bir geleceğin uzakta olmasına şükreder. Herşeye rağmen ütopik bir gelecek hayaliyle umutlarını yeşertir. Dün saat 18-18.30 sıralarında mecidiköyden zincirlikuyuya yürürken İstanbulda, korktuğumuz distopyanın aslında çoktan gerçekleşmiş olduğunu fark ettim. Eski Ali Sami Yen stadyumunun yerinde ağdalı ve vaadeden reklam tabelalarının ardında yükselen Quasar rezidansı gökyüzüne ilerlerken mutsuz orta sınıf otobüslerin ve servislerin içinde şehrin dışındaki gettolarına doğru ilerliyordu. Çünkü her geçen gün hakim sınıf orta sınıfı yavaş yavaş şehrin dışında bulunan gettolara atmayı başardı. Onlara bu bölgelerde niteliksiz ama pahalı evler yaptılar ve yüksek meblağlarla sisteme borçlandırdılar. Orta sınıfı suçlayamam. Onlara da bu hayatta tutunacak bir dal lazımdı ve İstanbulda  bir şeye sahip olabilmeyi çıkış yolu olarak gördüler. Bu noktada orta sınıf olmak aslında alt gelir grubuna dahil olan bir grup olmaktan çok daha zor ve acı. Çünkü eğitimsiz ve düşük gelirli bir birey önünü görür ve potansiyelsizdir. Hayatı planlı ve mütevazidir. Hayatını kolaylaştırmaya yönelik hamleler yapar ve aslında ömür boyu sistemin kölesi olmasına rağmen nispeten rahat eder. Az şeye sahiptir dolayısıyla hayatındaki dalgalanmalar çok risk taşımaz. Oysa orta sınıf her zaman umutla doludur. Potansiyeli vardır. İyi eğitimli olduğunu düşünür. Fakat çoktan tuzağa düşmüş, geleceğini birçok temel ihtiyaç için şimdiden taahhüt etmiştir. Sürekli borç öder ve üst sınıfın yerini alamayacak kadar meşguldür. Her gün tıpış tıpış sadece çalışmasına izin verildiği alandan kilometrelerce uzaktaki gettosuna gider. Quasarın reklamlarını her akşam iş çıkışında okur, m2 fiyatının 6000 dolardan başladığını görür ve ülkesindeki inşaat teknolojisiyle gururlanır. Aslında amansız bir öğütücünün tam ortasındadır. Ama verdiği sözler, hissetmesine rağmen bu sistemi distopya olarak nitelemesini engeller. Akşam şirin evinde 3 saatlik dizi maratonu onu beklemektedir.